Dijitalleşen dünya ve birbiri ardına gelen krizler, yalnızca işletmeleri değil, bu işletmelerin tüm faaliyetlerinin arkasındaki güç olan insan kaynağını da etkiliyor. Gartner* tarafından yürütülen bir araştırma, Y kuşağına mensup 10 çalışandan 7’sinin, pandeminin onlara “işin hayatlarındaki yeri” konusunu yeniden düşündürdüğünü gösteriyor. İş dünyası son yıllarda karşılaştığı küresel zorlukların ötesinde, “sessiz istifa”, “büyük istifa”, “yetenek krizi” gibi kavramlarla da mücadele ediyor. Tüm bunlar, tüm sektörleri ve her ölçekten şirketi derinden etkileyen dijital dönüşüm ivmesinin insan kaynaklarında da belirli çıktıları olması gerektiğini kanıtlıyor. Bir yandan yeni teknolojiler insan-makine etkileşimini yeniden tanımlıyor, bir yandan kimi şirketler kimi pozisyonların yerini “yapay zeka” ile doldurma planları yapıyor. Peki, insan kaynakları, teknolojiyle nasıl uzlaşabilir? Dijital dönüşüm, insanı odağa alacak şekilde nasıl yönetilebilir?
Kurumsal uygulama yazılımı pazarının lideri SAP’nin Türkiye’deki ilk iş ortağı BTC Bilişim Hizmetleri olarak, bu soruların yanıtının stratejik insan kaynakları yönetiminden geçtiğine inanıyoruz. İnsanı katma değeri yüksek işlere yönlendirecek; yapay zeka, makine öğrenmesi, robotik süreç otomasyonu gibi teknolojileri, insan iş gücünü destekleyecek bir çalışma arkadaşı olarak konumlandıracak bir insan kaynakları dönüşümünün anahtarının, dijitalleşmeyi araçsallaştıran stratejik bir yaklaşımda saklı olduğunu savunuyoruz. Dilerseniz gelin, bu konuyu biraz açalım. Fakat öncesinde, geleceğin işyeri ve çalışan beklentilerinin bize neler söylediğini madde madde özetleyelim.
Geleceğin işyeri ve çalışan beklentileri bize neler söylüyor?
İş yerinin ve iş gücünün geleceği düşünüldüğünde, öncelikle bir kuşak değişimi olduğunu kabul etmek gerekiyor. Çeşitli tahminler, Z ve Y kuşağının iş gücünden alacağı payın, 2030'da %58'e ulaşacağını öngörüyor. Dijitalin içine doğan, teknolojiyle dünyaya gözünü açtığı an tanışan bir grup iş gücünün en büyük payını almak için adım adım ilerliyor. Elbette bu kuşağın beklentileri, kaygıları, talepleri de farklılaşıyor.
Esneklik önem kazanıyor: Özellikle küresel salgından itibaren işverenlerin gündeminde olan esneklik, çalışanların çalışma vakitlerine özgürce karar verebildikleri, diledikleri yerden çalışabildikleri, iş-yaşam dengesini sağlayabildikleri bir çalışma ortamı başlıklarını da içeriyor. Yüksek enflasyon ve artan yaşama maliyetleriyle mücadele eden çalışan sınıfı, işin bir mecburiyetin ötesinde, bir amaç olmasını bekliyor ve çalışan memnuniyeti bu noktada büyük önem kazanıyor.
Değer ve güvene bağlı ilişkiler kuruluyor: Değişen kuşağın dünya sorunlarına olan ilgisi, işverenlerinden beklentilerine de yön veriyor. Artık kapsayıcılık, eşitlik, çeşitlilik (DEI) gibi kavramlar, işveren ve çalışan ilişkisinde önemli bir yer tutuyor. Çalışan adayları, belirli bir duruşu olan, aksiyonlarından gurur duyabilecekleri ve yalnızca finansal anlamda değil, yaklaşım olarak da güvenebilecekleri şirketlerde çalışmak istiyor.
Çalışanlar yeni çağa uyum sağlamak istiyor: ABD Ticaret Odası'nın yürüttüğü bir araştırma, 10 çalışandan yaklaşık 7'sinin, her durumda yeniden eğitim almak istediğini gösteriyor. Başka bir deyişle çalışanlar, dijitalleşmeyi ve yeni teknolojilere bağlı olarak değişen işveren beklentilerini takip ediyor. Buna göre uyumlanmak, gelecekte de iş gücünden pay alabilmek için yeniden eğitim almaya, yeni beceriler edinmeye sıcak bakıyor.
Stratejik insan kaynağı yönetimi ve İK’da dijitalleşme nedir?
İK literatüründe “strategic HR management” olarak bilinen stratejik insan kaynağı yönetimi, İK departmanlarının çalışanla temas ettikleri tüm aşamalardan en yüksek performansı almalarını ve iş gücünün gerçek potansiyelini açığa çıkarmalarını öngören bir yönetim modelidir. İnsan kaynakları departmanları, stratejik planlama, yetenek yönetimi, liderlik gelişimi, organizasyonel tasarım ve performans yönetimi gibi başlıklar aracılığıyla, çalışanlardan en iyi verimi almaya ve aynı şekilde çalışan memnuniyetini en üst seviyeye çıkarmaya odaklanır.
İngilizcede “digitalization of human resources” olarak anılan insan kaynaklarında dijitalleşme kavramı ise stratejik insan kaynağı yönetimi çalışmalarının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Teknoloji, çalışan adayı merkezli İK süreçleri tasarlamaya olanak tanıyarak, stratejik insan kaynağı yönetimini her aşamada gerçekleştirmeyi mümkün kılıyor.